Monday, November 07, 2011

¨İktidar hayatı hedef aldığında, hayat iktidara direniş olur¨

arada bir arada içime oturan sıkıntının kan kokusundan olduğunu nihayetle anladım. kan kokusu gidince ben de tekrar bir kendime geleceğim sanki. şu aptal kara sineklere de bir türlü tahammül edemiyorum zaten. dün gece çok ufak, tırsak bir fare arkamdan saldırıp ısırıyordu beni rüyamda. minicik, tırsak bir fareydi ama tüm bedenimi kemirecek bir korku salabilmişti içime. minicik ve tırsak bazı insanlar da mükemmel korkular salıyorlar içime. her bi boktan korktuklarından, her şeyi o kadar tehdit olarak algılıyorlar ve korkularını gizlemenin yolu olarak siz bakmazken hep öyle bir sinsi ve saldırgan oluyorlar ki, o rüyamdaki minik fareden katbekat daha iğrençler. farenin işi bizim pislik mislik diyeceğimiz şey, fakat insan dediklerimizin bazıları sürekli duyumsadıkları bok kokusunun çoğunun kendilerinden yükseldiğinin tırnak kadar farkında bile değil, çünkü başkalarını suçlamak hep daha kolay. çünkü patates!

ama ne diyecceğim? güzel planlarım var. güzel arkadaşlarım da var. benim de güzel arkadaşlarım var. bu güzel arkadaşlarımla güzel şeyler yapıyoruz bazen, bu hissi hep seviyorum. bir yere varamayacak olsa da, imkansıza ağıt olsa da her türlü direnişin içimi titreten bir yanı var. örneğin van'a gideceğiz yakın zamanda ve bu çok önemli, orda olmamız gerek. burda da güzel şeyler yapmam lazım, onun için bol bol kahve içip biraz daha fokuslanabilmem lazım. sonrası benim için hep istediğim gibi olacak sanki, en azından şimdilik. bu düşünce müthiş geliyor bana.

şu kan kokusunun kafa düşüklüğünün yanında bir de epey bir zıpırlaşmam, duygusallaşmam, dürtüselleşmem var aynı zamanda. bunlar da hiç kontrol edemediğim şeyler. ama seviyorum. bu rahatlığı seviyorum. bence rahatsızlıklarından patlayacak insanlar var. onlara bakıyorum, onlar gibi olmak hiç iyi değilmiş gibi geliyor. bu rahatlıkla ölene kadar yaşarım diyorum. bence herkes ölene kadar yaşayabilmeli.