Saturday, April 16, 2011

üşüyorum bilo

firstly, artık benim de blogumun bir adı var, bilo. insanlar nasıl günlüklerine sevgili diye sesleniyorlarsa benim de o sıfatları yakıştıracağım isim bilo olacak.

secondly, şey geldi aklıma. winnipeg'de bir gün thoma ve başka arkadaşlarla oturuyormuşuz da, biri kafamı mikiyormuş, ben de en downtempo vurguyla wow deyip duruyormuşum, hiç şaşırmayan bir wow, vaauvh gibi, nerdeyse esnemek gibi. thoma bunla aylarca eyepi dalga geçmişti. herkese anlatıp duruyordu. şimdi bi daldım da özge'nin blogu okurken, acil durum çekici olarak "süpermiş" ifadesinin kullanımına, biraz düşündüm üstüne. bazı insanlar hep "süpermiş" diyeceğiniz, demek durumunda kalacağınız şeyler anlatıyolarmış gibi geldi. ne saçma bir şey. bi kere süpermiş dediniz mi, süpermişe bağlayabiliyorsunuz fark etmeden. süpermiş kendine bağlatıyor. ama herkese yemiyor tabi. sizi epeyice tanıyan biriyse karşınızdaki, farklı tepkiler geliştirmek zorundasınız. komik olabiliyor çünkü sonra. dedem bile "stir lan kerenacı" diyebilirdi öyle bir durumda. dedemin kerhaneci lafını neden bu şekilde kullandığını gerçekten bilmiyorum. neyse, farklı tepkiler geliştirmek, karşınızdakinin sizi buna zorlaması şahane şey aslında. "sen git babana süpermiş de!" ama, değil mi. şimdi ben şeyi anlıyorum son zamanlarda, ben insanlardan amma çok şey bekliyorum aslında. bu benim için başka olan insanlar herhangi biri gibi davranınca (-mış alemlerinde teselli bulunca) acayip sıkılıyorum, hani böyle yapmayacaktık, diyorum, itesim mitesim geliyo anında, hemen uzaklaştırmak istiyorum.

neyse, ben hakikaten az yazıyorum buralara. ben yazmazken özge'yi okuyun mesela, o çok güzel yazıyor. son anlattığı rüyası fantastiko, eternal sunshine of the brainless mind resmen, okunmalı http://samankagit.blogspot.com/2011/04/ruyalar.html