Saturday, September 18, 2010

kale kapanıyor, elini çeken?

insanın kendi içindeki sınıf mücadelesi nasıl bir şey olabilir, diye düşündüm ben. fizyolojik/fiziksel mücadeleler var kesinlikle. psikolojik müdahaleler var sonra. tamam, saçmalamadan, dağıtmadan, perişan olmadan, yavaştan geleyim.

mesela mantık ve duygu pozisyonu gayet sınıfsal bir pozisyondur. mantık, günümüzün post kapitalist çağında gayet tutan, para eden, insanın işini kolaylaştıran, aranan bir özellikken; duygu hor görülen, dışlanan, zaaflara işaret eden ve insanı "geri çeken" bir şeydir. geri çeken'i tırnak içine aldım zira geri çeken kimi zaman duyguyken kimi zaman da mantık oluyor. mantıkla duygu, bu kendini öne çıkarma işinde sürekli çatışma içinde. şimdi damasio filan okumadığımı sananlar aslında bunların işbirlikçi olduğunu anlatacaktır mutlaka fakat olabilecek en basit yargılar üzerinden gitmenizi istiyorum. mantık ya da duygu dediğimiz süreçlerden, hangisinin hakim gelmesi durumu. bir diyalektik içinde var olabilmeleri kadar işbirlikleri sadece. pür mantığın olduğu yerde, yani bu yerin mümkün olabilmesi için, duyguyu tamamen ekarte eden bir sürecin yaşanması gerekir. aynı şekilde, hardkor mantığın işlediği yerde duygunun var olması zorlaşıyor. sınıfsal mücadeleleri, var olan bir hiyerarşi üzerinden (kapitalist dünyada mantığın duyguya tercih edilmesi) işlemekten öte (yani, duygunun mantığın yerini almak istemesi ve mantığın sınıftsal olarak üst konumunu korumaya yönelik mücadele etmesi), iki tarafın da aynı derecede mücadelede ettiği bir süreç. birinin var olması, ancak diğerinin aşağı çekilmesi ile mümkün. bu süreci nasıl sona erdiriyoruz? duygunun, mantığı alt etmek istemesi ancak duygunun ölümü göze almasıyla olabilir; zira mantığa rağmen dile getirilmiş duygu, önce kendini kurban eder. bir kere dile getirilince, bastırılmışlığı ve buna oranla gücü azalmaya başlar. ya da bu süreçten daha güçlü de çıkabilir. ne diyorduk,, insanın kendi içindeki sınıf mücadeleleri. mantığın bu mücadeledeki araçları ve kendisini kollayanlar daha fazlayken; duyguda ise devrimci heyecan ve cesaret vardır.

ve her zaman duygunun yenmesi daha etkileyicidir.

insanın kendi içindeki sınıf mücadeleleri, günümüze gayet uyumludur. duygunun, arasıra da olsa, mantığa galip gelmesi, hem de kendini feda etme olasılığına rağmen bunu yapabilmesi, pornografik öğeler içerir. devrimci bir süreçtir. duyun, ve duyurun (uykuya gitme faslı).